BLOG

KRUVASANIN İLGİNÇ TARİHİ

KRUVASANIN İLGİNÇ TARİHİ

Bugün sizlere çoğu kişinin bayılarak yediği kruvasan hakkında bilgi vereceğiz. Bahsederken bile canınız çekti değil mi?

Pekiii sizlere kruvasanın aslında Fransız icadı olmadığını söylesek?

Evet doğru duydunuz :) Kruvasan aslında Viyanalıların 13. yüzyılda icat ettiği ‘Kipferl’ tatlısının bir uyarlaması olarak aramıza katılmış. 'Neeee!' dediğinizi duyar gibiyim.

Orijinal kompozisyonları hakkında çok az şey bilinmesine rağmen, Kipferl sade veya fındıklı olarak servis edilebilen basit hamur işiydi. Doğu Avrupa'da yaygın olarak tüketilen ve Yidiş mutfağının temelini oluşturan rugelach'la benzerlik gösteriyorlardı. Ancak Rugelach, muhtemelen 17. yüzyılda icat edildi.

Rugelach

Ve puf şeklinde olan günümüz kruvasanlarının aksine kipferl, sembolik Fransız ‘croissant au beurre’'den daha tatlı, daha yoğun ve daha az tereyağlıdır. Kipferl, Avusturya ve Almanya'da, şimdilerde genellikle vanilya veya diğer malzemelerle tatlandırılıyor ve Noel kurabiyeleri veya kahveye tatlı eşlik olarak kullanılılıyor.

Kipferl'ın hilal şekline dönüşmesi: Osmanlı'nın Viyana Taarruzunun (Şüpheli) Efsanesi
Efsaneye göre, 1863'te Osmanlı devleti Avusturya'ya saldırmak için Viyana'ya geliyor. O zamanlar Viyana surlarla çevrili…

Osmanlı Devleti'nin surlardan geçip Viyana'yı kuşatabilmesi için strateji yapması gerekiyor ve sonunda surların altını kazıp tünel oluşturup, bu tünellere barut yerleştirerek patlatmaya karar veriyorlar.

Gün içerisinde bunu yakalanmadan yapmak imkansız tabi, bu yüzden sabah erken saatlerinde kimse henüz uykusundan uyanmadan yapılmalıydı. Fakat, Osmanlının hesaba katmadığı birileri vardı..

Sabahın erken saatlerinde uyanan fırıncılar, ekmekleri sabah kahvaltılarına yetiştirmek için fırınlarının başına geçerken yer altından tıkırtılar duyup şüpheleniyorlar ve hemen ihbar ediyorlar. Sonunda, Polonya kralı ve müttefik kuvvetlerinin ordusu ufukta görünüyor. Osmanlılar olay yerinden kaçıyor. Savaş kazanılıyor ve Viyana kurtarılıyor.

Fırıncılar, zaferi ve şehirlerini kurtarmada oynadıkları rolü anmak için özel bir hamur işi yaptılar. Aslında bu hamur işi geleneksel Kipferl ile aynıydı, şekli hariç (O zamanlar adı da farklı olarak biliniyordu). Yeni Kipferlleri Osmanlı bayrağının sembolü olan hilal şeklinde yaptılar. Böylece Kipferl yiyen herkes yaşadıkları zaferi hatırlayacak ve her lokmada Osmanlıyı yuttuklarını düşüneceklerdi. Tatlının adını da Kipferl koymaya karar veriyorlar, çünkü Kipferl Avusturya Almancasına göre hilal anlamına geliyor.

 

Kruvasan Fransa'ya geliyor
Avusturyalı kipferl'in Fransa'ya nasıl geldiğinin hikayesi, tahmin edebileceğiniz gibi, tartışmalı bir başka hikaye. Yıllarca, Avusturyalı İmparatoriçe Maria Theresa'nın kızı olan Kraliçe Marie Antoinette'in, Kral Louis XVI ile evlendikten sonra 1770'de Versay'daki saraya onu tanıttığı iddia edildi.

Kruvasanın merak uyandıran hikayesi, ünlü Avusturya kraliçesi Marie Antoinette ile ilgili bir başka efsaneyle devam ediyor. 1770 yılında Avusturyalı İmparatoriçe Maria Theresa'nın kızı olan Kraliçe Marie Antoinette, gelecekteki Kral Louis XVI ile evlenmek için on dört yaşında Fransa, Versay'a gönderiliyor. Orada kendini çok yalnız hisseden ve ev özlemi çeken genç kız, saray fırıncılarından ona evi hatırlatan kipferli yapmalarını istiyor. Memleketinden diğer küçük hamur işlerini de zamanla yaptıran Kraliçe Marie'nin Fransa'da yaptırdığı tatlıların hepsine toplu olarak ‘viennoiserie’ adı veriliyor.

Ancak tarihçiler genellikle bu hesabın yanlış olduğunu ve düşünüyorlar ve kipferlin gelişini 1837-1839'da Avusturya doğumlu fırıncılar August Zang ve Ernest Schwartzer tarafından Paris'te açılan bir fırına bağlıyorlar.

La Boulangerie Viennoise (ya da kısaca "Zang's") olarak adlandırılan bu mekan, kipferl de dahil olmak üzere çeşitli Avusturya usulü unlu mamuller sunuyordu.

La Boulangerie Viennoise
Rue de Richelieu 92'de konumlanmış bu fırın, kipferl ve Viyana somunu gibi Viyana'ya özgü birçok hamur işi servis etti ve kısa sürede çok popüler oldu. Popüler olan bu hamur işleri Fransız fırıncılara ilham verdi. Kipferl hamuru zamanla daha hafif ve daha hassas hale geldi ve şimdi kruvasan olarak bilinen şeye dönüştü. Daha yaygın hale geldikçe, isim kipferl'den (Avusturya Almanca hilal kelimesi) kruvasan (Fransızca hilal kelimesi) olarak değiştirildi. Bugün kruvasan, dünya çapında paylaşılan Fransız kültürünün ve geleneğinin bir simgesidir.

Kavisli mi Düz mü?
Evet, kruvasan eski zamanlarda ve günümüzde az da olsa hilal şeklinde yapılıyordu. Ama çoğu yerde düz hali satılıyor. İkisi arasındaki fark nedir? Sizi fazla bekletmeden açıklıyorum:

Başlangıçta tüm kruvasanlar hilal şeklinde ve tereyağla yapılırdı. Sonra on dokuzuncu yüzyılın ortalarında margarin icat edildi. Margarinin tereyağından daha ucuz ve raf ömrünün daha uzun olması fırıncıları cezbetti ve fırıncılar kruvasanlarda tereyağı yerine margarin kullanmaya başladılar. Bunu halkla paylaştıklarında margarin tercih etmeyenler oldu ve bu yüzden fırıncılar iki türlü yapmaya karar verdiler. Margarinin tereyağını demode hale getireceği düşünülerek margarinle yapılan kruvasanlar geleneksel hilal şeklinde bırakılmış, tereyağlı kruvasanlar ise düz bir şekle bürünmüştür. Düz olan kruvasan günümüzde daha çok yaygındır ve Fransa'da çoğu yer artık tereyeğı ile kruvasanlarını pişirmektedir. Yani artık kruvasanın adı her ne kadar kruvasan ise de daha fazla ‘croissant’ değil :)

Günümüzde çoğu yer değişik versiyonlarını yapmakta. Kruvasan bu yüzden artık klasik sade halinden çıktı ve sabah kahvaltıların ve tatlı krizlerinin bir numaralı kurtarıcısı haline geldi. Ne demiş nutella reklamındaki kız ‘Bu benzersiz lezzete asla hayır diyemiyorum’. Evet, kruvasanın karşısında çoğu kişi bu duyguları paylaşıyor.